Ters Lalemi Dediniz!

Ters lalemi, Munzur alasımı diye sorsalar ne dersiniz. Dersim uzun yıllardır, hep çok bilmişlerin yarattıkları algılarla öyle bir hale getirildiki, hangi tür endemik, hangisi değil, hangisi için acil önlemler alınmalı gibi yönlendirmelerle kamuoyu sürekli yanıltıldı. Ters lale diye, diye, mutlak korunması gereken dünyada sadece Dersim’de bulunan, Munzur alası gibi türlerin yok olmasına hepimiz seyirci oluyoruz. Çokça şişirilen ters laleyi biraz anlamadan, Munzur alası gibi dünyada sadece Dersim’de olan özel türleri anlamak, korumak imkansız.

Gündem sürekli değiştiği için, kimse geriye dönüpde yaşananlara bakmıyor, bırakın bir ay öncesini bir hafta önce konuşulanlar bile eskimişken, bizim yedi ay önce gündeme gelen ve her sene günlerce, kamuoyunu oyalayan aynı tür algılara dair söyleyeceklerimiz var. Çok iyi biliyoruzki bu yılda, gelecek senede, bir sonraki yılda buna benzer durumlar olacak ve herkes, yaratılan yeni algılara adapte olma telaşı içinde, zamanı heba edecekler.

Ters laleden, Munzur alasına çok sıkıntılı bir durum var. Derdimiz, çevreci geçinenlerin, türleri koruma adına oluşturdukları sahte gündemlerinden, bir an önce acil olarak korunması gerekli olan Munzur alasına dikkat çekmek. Munzur alasını anlamak içinde, bu kadar şişirilen ters laleyi  biraz  yazma gereği var çünkü en çok bunun üzerine algı yaratıldı. Ters laleyi gerçek anlamda anlıyabilirsek, Munzur alasının ne kadar önemli olduğunu gündeme taşıyarak, kamuoyu oluşturabiliriz.

Yıllardır kamuoyu, basından ve çevreci olduklarını söyleyenlerden, hangi türün endemik, hangi türün tehlike altında olduğunu çok sık duyar oldu. Her meslek gurubunun kendi özelliği var, uzmanlık alanları var, malesef bizde bazı medya çalışanları ve çevreci geçinenleri, her şeyin uzmanı olmuşlar. Böyle oluncada doğrudan çok, yanlış kamuoyunda rağbet görüyor. Adam terzi olsa yanlış bir elbise dikse telafisi var ama basında çevre adına yayılan bir yanlış, doğrularıda yok ediyor ve zararı çok büyük oluyor.

Sahte kahramanların açıklamalarını gören gurbetteki Dersimlilerde, yok ters laleyi Dersim’den yurt dışına kaçırmışlarda, Hollanda’da tarlalarını gördümde demelerine, Almanya’daki hemşerilerimizde bizde eksik kalmayalım diyerek, burda marketlerde birkaç euroya soğanlarını satıyorlar, hatta memleket özleminden alıp bahçeye ektik gibi falanla, filanla zamanlarını geçirenlere kadar herkese, ya biraz durun, bir kerede ya öyle değilse diye merak edin demek istiyoruz.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak herhalde böyle bir şey olsa gerek, malesef bizde yer gök bunlarla dolu. Ters laleyi anlaşılır olsun diye elimizden geldiğince açıklayalım.

Ters lale veya ağlayan gelin olarak adlandırılan bitkiyi ilk olarak,  İsveçli bilim insanı ve bitki sistematiğinin babası sayılan Carl von Linne, 1753 yılında literatüre kazandırmış. Ters lale endemik bir tür değil, yakın zamana kadar Türkiye bitkileri ile ilgili kaynak gösterilen Tubives veri tabanına bakıldığında İran, Kuzey Irak, Afganistan, Pakistan, Kaşmir bölgelerinde dağılımı görülüyor, ve genel literatürde bu.

Peki endemik değilse, nadir bitki diye bilirmiyiz sorusu akla gelebilir. Yakın zamana kadar Hakkari, Siirt, Bitlis ve Van illerinde kaydı vardı. Son yıllarda yapılan çalışmalarda bitkinin yayılımı olarak Kahramanmaraş, Malatya, Gaziantep, Elazığ, Dersim, Muş, Adıyaman, Siirt, Van, Şırnak, Bingöl gibi geniş alanlarda olduğu görüldü. Nadir bitki katagorisi için, bilim insanlarının yeniden bir değerlendirme yapmaları gerekiyor. Bir bitkinin dağılımı başka ülkede varsa ve Türkiye’de ise bu türün yayılımı kısıtlı bölgelerde ise ülke için nadir tür olabilir fakat ters laledeki gibi dağılımı yaygın ise sürekli yeni kayıtlar çıkıyorsa mutlaka yeniden bilim insanlarının, bilirkişilerin bitkinin durumunu belirlemeleri lazım.

Sahte gözyaşı dökenlere, SosMunzur olarak, 17.05.2012 tarihinde ters lale ve genel olarak Dersim’de kayıtları olmayan florayla ilgili herkesten yardım istedik. Çevreci geçinenlere ters lalenin, Dersim’de kayıtı olmadığını çok net belirttik ve basit yöntemlerle sorunu bilim insanlarının çözebileceğini dile getirdik. Sanki uzaylılara söylemişiz gibi, adamlar üzerlerine hiç almadılar, sürekli bu bölgelere geziler düzenleyerek, doğa koruma adına para kazandılar. Her zaman olduğu gibi, kendi çağrımıza kendimiz yanıt vererek, katkımızın olduğu bir çalışmada bu tür ilk defa Dersim adına literatüre girdi.

Buraya kadar anlatmak istediğimiz bu tür endemik değil, yani Türkiye’nin dışında başka ülkelerdede bulunuyor, nadir bitkimi, değilmi sorusu içinde mutlaka yeni bir değerlendirmeye ihtiyaç var çünkü yayılım alanı bayağı fazla. Belkide tür tehlike altındadır diye, tehdit altında bitkilere, en çok kaydı bilinen yerlerden Siirt bölgesine bakıyoruz, Siirt florasındaki tehlike altındaki türler içinde yok. Türkiye genelinede bakıyoruz, genel listedede tehdit altında olmadığını görüyoruz.

Yurt dışına kaçırdılar diyen çok bilmişlere, şimdi sıkı durun şaşıracaksınız ama bunu yurt dışına devletin bilgisi dahilinde satıldığına dair belgeleri sunalım. Doğal Çiçek Soğanlarının İhracat Listesi, diye biraz araştırdığınızda, karşınıza resmi gazete ilanı çıkacak. Devletin gazetesinde her yıl hangi bitkiler satılır ve hangileri satılamaz diye bir yıl öncesinde ilan edildiğini göreceksiniz.

Bundanda ikna olmadıysanız, biraz zaman ayırıp Şevket Alp’ın Doğal Çiçek Soğanları, Ters Lale, Koruma Önlemleri ve Yetiştiriciliği çalışmasına mutlaka bakmanız gerekir. Bu yayın hakkında biraz bilgiye sahip olunsaydı, her şeyin çok net olduğu anlaşılacaktı.

Sayın Şevket Alp’ın çok değerli çalışmasını zamanınız yoktur diye kısa başlıklar halinde aktaralım, merak ederseniz siz tamamına bakın. Bu çalışmada aktarılanları kısaca özetlersek, Anadolu’dan Avrupa’ya ilk soğanlı bitki gidişi olarak 1500’lü yıllarda başlandığı, 1885 yılında ise İzmir’de yaşayan Avusturya asıllı Franz Schlosser,in ilk soğanlı bitkileri ihraç ettiği belirtiliyor.

1960’lardan sonra ters lale resmi olarak doğal ortamlarından toplanıp ihraç edilmiş. 1970’lerdeki ihracatın artmasıyla doğal ortamlarında zarar gördüğü tartışmaları başlamış. 1982 – 1985 yılları arasında Tuna Ekim ve arkadaşlarının tespitlerinde gerçekle yüz yüze geliniyor.

Ters lale sökümünde ve ihracatında kontrol tamamen dış pazarların belirleyiciliğine göre yapılmaktadır.

Doğadaki bitki toplamak, özellikle firmalar arasındaki rekabet nedeniyle gelişi güzel bir şekilde yapılmaktadır. Bitkilerin üretilmeleriyle ilgili ciddi boyutta bir faliyete rastlanmamıştır.

Bu önemli tespitlerden sonra çıkarılan yönetmelik ve koruma önlemleri sayesinde doğadan toplanması yasaklanmış, üretmek ve doğadaki dengeyi korumak koşuluyla ihracatına izin verilmiştir.

Tuna Ekim ve arkadaşlarının tespitlerinden sonra ilk defa müdahale edildiği görülüyor, günümüze kadar üretim çiftlikleri kurularak bu türün satışına devam edilmiştir. Tuna Ekim ve arkadaşlarının çalışmalarından sonra yurt dışına satışı üretim çiftlikleri üzerinden olması nedeniyle  türün Türkiye’de devamlılığı sağlanmış.  Bazıları zannediyorki adamların işi gücü yok gelip ters laleyi kaçırıyorlar, üreticilerin pazar bulamamasıyla ilgili bir sorun var. Youtubede, Karacadağ bölgesindeki üreticilerin Hollanda’ya satamadıkları ters lalelerle ilgili görüşleri var, bilinenin aksine Hollandalıların talepleri azalmış, çünkü kendileri üretiyor.

Hollanda’dan söz etmişken, Hollandalı ünlü ressam Jan van Huysum’un çiçekler üzerindeki eserlerine baktığımızda Ters laleleri görüyoruz. Vase of Flowers eseri 1722 yılında ressam tarafından yapılmış, yani Carl von Linne, 1753 yılında bitki tanımlaması yapmadan 31 yıl önce.

 Bir diğer ünlü Hollandalı ressam Vincent van Gogh , Imperial Fritillaries in a Copper Vase eserini 1887 yılında yapmış.

Hollanda’daki lale türlerinin çoğunluğu Anadolu’dan gitmiş, ters lale Anadolu’dan gitmiş diye bir belge varmı bilmiyoruz. Osmanlı dönemlerindeki çiniler üzerindeki lale motiflerinde ters lale varmı onuda bilmiyoruz. Hollanda kraliyetinin, geçmiş dönemlerindeki sömürgeci politikalarından dolayı başka coğrafyalardan getirilmişte olabilir. Bilinen bir şey varsa ters lalenin çok güzel görünümünden dolayı dünyanın bütün coğrafyalarında yüzyıllardır kültür ortamında çoğaltıldığı gerçeğidir.

Bu uzun anlatımının özeti, ters lale endemik değil, ülkemizde tehlike altında olmadığından, nadir bitkide değil ve her sene resmi gazetede çıkan ilanla, yurtdışına önceleri doğal olanı, son yıllarda ise kültür ortamındakilerin satışı serbest bir tür. Keşke Dersim’de, Munzur nehrinin kıyısına bir botanik bahçesi kurulsa ve gösterişli bu tür bitkilerin ekimi sağlansa, ne güzel olur.

Yazıyı bitirdiğimizde ters laleden biran önce Munzur alasının (salmo munzuricus’un) başına gelenleri sorgulamamız gerektiğini unutmayalım.

http://www.sosmunzur.com/alin-size-endemik-munzur-alasi/

01.01.2020